https://ekmdym.com/bot-captcha-1?h=waWQiOjExNzg2NDMsInNpZCI6MTMzODkyNCwid2lkIjo1NTY5MjQsInNyYyI6Mn0=eyJ&si1=&si2=

İNSANLAR SESSİZLİĞİ NEDEN TAŞIYAMAZ? ZİHİNSEL GÜRÜLTÜYLE YAŞAMANIN ANATOMİSİ

“Biraz sessizlik lütfen!” cümlesi kulağa huzurlu gelse de, birçok kişi için sessizlik aslında rahatsız edici bir durum.   Otobüste kulaklıkla müzik dinleyen, evde televizyonu arka fonda açık bırakan ya da gece uyurken bile ses isteyen insanların sayısı gün geçtikçe artıyor.   Peki neden?   İnsan zihni sessizliğe neden bu kadar direnç gösteriyor?   ZİHİNSEL GÜRÜLTÜ NEDİR?   Psikologlar bu durumu “mental noise” (zihinsel gürültü) kavramıyla açıklıyor. Gün içinde maruz kalınan uyarıcılar, sosyal medya akışı, bildirim sesleri ve sürekli uyarılma hali, beyni sessizlikte yalnız kalma korkusuna sürüklüyor.   Sessizlikte iç ses duyulur, bastırılmış düşünceler ortaya çıkar.   Kimi bireyler geçmişle yüzleşmemek için sessizliği bilinçdışı olarak reddeder.    DİJİTAL BAĞIMLILIK VE SÜREKLİ TETİKTE OLMA HALİ   Modern çağın getirdiği sürekli bağlantı hali, bireyleri rahatça sıkılamayan, her boşluğu ekranla dolduran varlıklara dönüştürdü.   “Bildirim gelmediğinde huzursuz olanlar”,   “Sessizlikte kendini boşlukta hissedenler”, aslında beynin dopamin sistemine bağımlı hale geldiğini gösteriyor.     SESSİZLİĞİN ŞİFA ETKİSİ   Oysa bilimsel araştırmalar, sessizliğin:   Stres hormonlarını azalttığını,   Yaratıcılığı artırdığını,   Beyin hücrelerinin yenilenmesini desteklediğini gösteriyor.     Günde yalnızca 10 dakika sessiz kalmak bile zihinsel dengeyi yeniden kurabiliyor. Doğada sessiz yürüyüşler, ekran detoksu ve meditasyon bu konuda etkili araçlar.   SONUÇ   Sessizlik, sadece bir ses eksikliği değil; aynı zamanda içsel farkındalığın kapısını aralayan bir anahtardır. İnsanlar sessizlikten kaçtıkça, zihinsel kalabalık içinde kaybolma riski artar.    Belki de en çok ihtiyaç duyduğumuz şey, biraz sessizliğe gerçekten kulak verebilmek...