YAPAY ZEKÂ DESTEKLİ YÜZ TANIMA SİSTEMLERİ HANGİ KİŞİSEL VERİLERİ TOPLUYOR?

Havalimanları, alışveriş merkezleri ve sokak kameralarında kullanılan yüz tanıma sistemleri artık sadece kimliğinizi değil, duygularınızı ve davranışlarınızı da analiz ediyor. Peki bu sistemler hangi verileri topluyor, nasıl işliyor?

Yapay zekâ destekli yüz tanıma sistemleri, artık hayatın her alanında karşımıza çıkıyor. Güvenlikten reklama, bankacılıktan eğlence sektörüne kadar birçok alanda kullanılan bu teknoloji, yalnızca kimlik tespiti yapmakla kalmıyor; kişisel, biyometrik ve davranışsal verileri de analiz edebiliyor. Uzmanlara göre bu sistemler yalnızca “yüzü tanımak”la sınırlı değil. Arka planda çalışan algoritmalar, veri madenciliği, duygu analizi ve hareket örüntüleri gibi birçok alanı kapsayan detaylı bir takip mekanizması kuruyor. YÜZ TANIMA SİSTEMLERİ NELERİ TOPLUYOR? - Biyometrik Veriler: Yüz yapısı (göz aralığı, burun, çene yapısı) Derinlik haritası Ten rengi, yüz oranları, kırışıklık çizgileri - Çevresel Veriler: Bulunduğunuz konum Kamera zamanı, tarih bilgisi Işık ve görüntü netliği bilgisi - Davranışsal Veriler: Ekrana bakma süresi Gülümseme, öfke gibi mimikler Kalabalık içindeki yönelimleriniz Duygu durumunuz (AI destekli tahminle) VERİLER NASIL KULLANILIYOR? Bu veriler; Güvenlik sistemlerinde şüpheli davranış takibi, Mağazalarda müşterinin yüzünden duygusal tepki ölçümü, Sosyal medya filtreleme sistemlerinde kimlik eşleştirme, Reklamcılıkta ilgi alanlarına göre öneriler oluşturma, amaçlarıyla işlenebiliyor. RİSKLER NELER? - Veri sızıntısı: Yüz verileri şifrelenmeden depolanırsa kötü niyetli kişilerin eline geçebilir. - Rıza dışı kayıt: Kullanıcı farkında olmadan kameralara yakalanabilir. - Profil oluşturma: Zaman içinde sizin hakkınızda kişisel profil çıkarılabilir. - Hedefli manipülasyon: Yüz analizi üzerinden duygu durumunuzu anlayan algoritmalar, ruh hâlinize özel reklam ya da içerik gösterebilir. UZMANLAR NE DİYOR? Bilişim hukuku uzmanları, kişisel verilerin korunması kanunu (KVKK) kapsamında yüz tanıma sistemlerinin çok daha sıkı denetlenmesi gerektiğini vurguluyor. Avrupa’da bu sistemlerin bazı kamusal alanlarda kullanımı kısıtlanmış durumda.