Kul, aynaya sadece yüzünü görmek için değil; Hakk’ı hatırlamak için bakar.
Çünkü insan, Allah’ın tecelli ettiği en güzel aynadır.
Bir gün aynaya baktım, yüzüm yorgundu…
Gözlerimde dünyanın kırıkları, dudaklarımda suskunluğun çizgileri…
Dedim ki içimden: “Bu ben miyim?” Kalbim cevap verdi: “Hayır, bu sadece senin kabuğun.
Hakikatinse çok daha derinde.”
Tasavvufta insan, “ayna-i Hak”, yani Allah’ın isim ve sıfatlarının yansıdığı ayna olarak tarif edilir.
Her insan, Allah’ın bir isminin cilvesidir. Kimisi Rahman’dır, kimisi Vedûd… Kimi bir çiçeğe şefkatle dokunur, kimi sessiz bir çocuğun gözyaşını siler.
İşte o anda, Allah kendini kulun eliyle gösterir.
İnsan Ruhunun Beş Katmanı
-
Nefs: Gölgelerle doludur. Korkar, hırs yapar, sahip olmak ister. Ama dönüşebilir.
-
Kalp: Hakk’ın tahtıdır. Temizlenirse orada sadece Allah hüküm sürer.
-
Sır: Kimsenin ulaşamadığı özdür. Allah’la kulun sır görüşme odasıdır.
-
Ruh: Ruh, ezelî nefesin hatırasıdır. “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” hitabını hâlâ duyar.
-
Hafâ: Mutlak sessizliktir. Ne akıl işler ne söz geçer. Sadece “hal” vardır.
İçini Temizlemeden Dışını Yıkamak Ne Fayda?
Birçok insan yüzünü temiz tutar ama kalbini ihmal eder.
Oysa her öfke, kalpte bir tortu bırakır.
Her kibir, ayna gibi parlayan ruhu buğulandırır. İşte bu yüzden tezkiye, sadece nefsi değil, kalbi de arındırmaktır.
Çünkü Allah, güzelliğini ancak temiz kalplerde seyrettirir.
Hikmetli Bir Hatırlatma
Bir derviş, aynaya her baktığında kendine şunu sorarmış:
“Bugün Allah’ın hangi ismini yansıttım?”
Eğer hiç yansıtamadıysa, susarmış…
Tıpkı bir camın karardığında ışığı geçiremeyeceği gibi, derviş de kalbin karardığında Hakk’ı gösteremeyeceğini bilirmiş.
Dua ile...
“Ya Rabbi, bizi kendine ayna kıl. Kalbimizi öyle cilala ki, bakınca sana benzeyelim. Öyle bir nur ver ki bize, her gören Seni hatırlasın. Âmin.”