Kıymetli hanımlar, değerli kardeşlerim…
Hayat dediğimiz bu uzun yolda, her günümüz aynı bahar sabahları gibi aydınlık olmuyor.
Bazen yağmurlar yağıyor, bazen fırtınalar kopuyor.
Kimi zaman da toprak çatlıyor, kuruyor, insanın ruhu susuz kalıyor. İşte tam da o zamanlarda, gönül bahçemizi yeşerten bir tohum var ki, onu unutan hiçbir zaman huzura kavuşamıyor: Sabır.
Sabır, sadece dişini sıkmak, susmak, katlanmak değildir.
Sabır; Allah’ın takdirine teslim olup, hikmeti görmeye çalışmaktır.
Olayları anlamak için değil, Allah’ın dilediğini kabul etmek için beklemektir.
Çünkü bizim göremediğimizi O bilir, bizim anlayamadığımızı O hikmetiyle çözer.
Danışanlarımdan bir hanımefendi anlatmıştı.
Eşiyle çok büyük bir sınavdan geçiyordu.
Ayrılmanın eşiğine gelmişlerdi. Bir gün ona dedim ki:
– Sen Rabbine dua ederken sabır mı istiyorsun, çözüm mü?
– Çözüm istiyorum hocam, dedi.
– O halde önce sabrı iste. Çünkü sabır, çözümün kapısını açar.
Ve o kadın sabretmeyi seçti. Sabırla kendini, dilini, kalbini eğitti.
Sonra eşi değişti mi? Belki hayır…
Ama onun kalbindeki ağırlık değişti, bakışı değişti, hayatı değişti.
Artık onun için sınav aynı sınav değildi, çünkü sabır onu güçlendirmişti.
Sevgili kardeşim, unutma…
- Sabır, acıyı bal eder.
- Sabır, seni yıpratmaz; tam tersine, seni olgunlaştırır.
- Sabır, Allah’ın en çok sevdiği kullarının özelliğidir.
Son Söz ve Dua:
Rabbim, gönlümüze sabır çiçekleri ekenlerden eylesin.
Sabrettiğimiz her şeyin, bize huzur ve hikmet olarak dönmesini nasip etsin.
Unutma; sabır, bitiş değil, başlangıçtır.