Bir sabah pencereyi açtığında, yağmur damlalarının cama düşüşü gibi düştü içime bir cümle:
"Bakmak kolaydır, görmek emek ister."
İnsanlar birbirine bakıyor…
Evlilikte, dostlukta, sokakta, sofrada… Hep bakıyor ama çok azı gerçekten görüyor.
Oysa görmek, karşındakinin yüreğine dokunmaktır. Onun kırgınlığını sezmek, sessizliğini duymaktır.
Bazı insanlar vardır, seninle konuşmaz ama gözlerine bir bakar… Kalbini okur.
Bazı dualar vardır, dilinle değil gözyaşınla yapılır. İşte görmek budur. Görmek, anlamaktır.
Bir dostunun yüzüne bakıp “iyisin” demek kolaydır; ama “bugün dargınsın, anlatmak istemiyorsun ama ben buradayım” diyebilmek… İşte bu görmekten doğar.
İnancın özü de budur:
Allah kalbe bakar.
Kimin ne dediğine değil, kalbinin ne söylediğine…
O yüzden…
Bugün sadece bakma.
Gör.
Bir çocuğun umudunu…
Yaşlının bekleyişini…
Sevdiğinin gözündeki yorgunluğu…
Ve en çok da kendi gönlündeki sesi…
Belki o zaman sessizce fısıldayan hakikati duyarsın.
“Bazı sözler, gözle değil gönülle okunur.”