İnsan bazen çok konuşur ama hiçbir şey söyleyemez. Bazen de bir bakışla koca bir hayat anlatılır.
Zira kelimelerin ötesinde bir dil vardır ki onu yalnızca sükût çözer, yalnızca kalp duyar.
İşte bu yazı, o görünmeyen sözün peşine düşenler içindir.
Kalpten Kalbe Geçen Söz
Konuşmadan anlaşılan nice hâl vardır. Anne ile evladı arasındaki o göz göze geliş, dostun gözünden okunan o sessiz teselli…
Kelimesizdir ama sahicidir. Çünkü kalpten gelir, kalbe varır.
Sessizliğin Hikmeti
Bazen bir hakikat dile gelmez.
Çünkü her dile gelen, hakikat değildir.
Dil çözer ama bazen de bozandır. Bu yüzden susmak; sadece sükût değil, aynı zamanda seçmektir.
Ne konuşulmalı, ne susulmalı… Bu dengeyi kalp bilir.
İnceliğin Gücü
Zayıf olan değil, zarif olan galip gelir.
Çünkü zarafet, kalpte bir iz bırakır. Kaba söz hatırlanmaz ama incelikle söylenen bir cümle, bir ömür unutulmaz.
Bir Nazar:
“Söz, sahibinin aynası; suskunluksa kalbin rızasıdır.”
Hikmetli Bir Hikâye:
Bir derviş, şeyhine gelmiş ve demiş ki:
— Efendim, çok konuşuyorum ama kalplere dokunamıyorum.
Şeyh cevap vermiş:
— Kalpleri söz değil, hâl yumuşatır. Önce hâline dokun ki sözün de dokunsun.
Hakikate Açılan Üç Kapı:
Hâl, sözden öndedir. Yaşamadığın bir sözü anlatamazsın.
Gözden akan yaş, dilden dökülen söze ağır basar. Kalpten gelen hep daha etkilidir.
Sessizlik, Rab ile baş başa kalmaktır. Susmak da bir zikirdir, eğer niyet Hakk’adır.
Günün Duası:
"Ey sözleri yaratan Rabbim, beni sözümle yormaktan koru.
Kalbimle konuşmayı, gözümle anlatmayı ve sessizce sevmeyi öğret bana.
Susmam gereken yerde sustur, konuşmam gereken yerde konuştur."
Sözün özü :
Bazı hakikatler dile değil, kalbe sığar. Dilsiz kalan sözlerdir en derin olan.