Modern insan, dilinde çokça şikâyet, gönlünde azıcık tevekkül taşıyor.
Peki, dua hayatımızdan neden çekildi?
Bir zamanlar gecenin en sessiz anında içli bir dua duyulurdu evlerin penceresinden.
İnsanoğlu, başını yastığa değil, secdeye koyardı dert anlatmak için.
Şimdi ise ekranlar parlıyor, dualar susuyor.
Şikâyet yükseliyor, şükür ise yitiyor.
Modernlik bize çok şey verdi ama dua etmeyi aldı.
Çünkü artık çoğumuz “çözüm”ü kendimizde arıyor, yaratanda değil.
Oysa dua, çaresizlik değil; bağlılık ifadesidir.
En güçlü insan, ellerini en çok açandır.
Kur’an’da dua eden peygamberlerin ortak yönü, yalnızlıkta bile ümidi kesmemeleridir.
Hz. Yunus’un karanlıkta ettiği dua bugün bizi bile aydınlatabilir: “Senden başka ilah yoktur, seni tenzih ederim; gerçekten ben zalimlerden oldum.”
Ama biz şimdi ne diyoruz? “Neden ben?”
Oysa demeliydik ki: “Ben neredeydim?”
“İnsan sustuğu zaman dua eder, konuştuğunda ise sadece dert anlatır.” – E.Y.