“İnsan yaşarken ölümü hatırlarsa, hayatını israf etmez.”
Biz ölümü hep uzakta, hep başkalarına ait bir gerçeklik gibi gördük.
Oysa doğum kadar doğal, uyanmak kadar kesin bir hakikattir ölüm.
Herkesin kapısına gelir ama kimsenin vakti yoktur. Hep bir şeyler yarım kalır; söylenmeyen bir söz, helalleşilmeyen bir dostluk, yarım kalmış bir dua...
Toprağa verdiğimiz her insan aslında bize bir şey söyler: “Hazır mısın?”
Ama biz, bu sesi bastırmak için daha çok gürültü üretiriz: televizyonlar, telefonlar, acelesi hiç bitmeyen işler, ertelemeler…
Ölüm konuşulmaz olur evlerde; çocuklara söylenmez, hastalara hissettirilmez.
Sanki üzerine konuşulunca gelir gibi, sessizce ötelenir. Oysa konuşmadıkça korku büyür, bilinmezlik karanlıklaşır.
Modern hayatın sunduğu tüm kolaylıklar, insanı ölüm gerçeğinden daha da uzaklaştırıyor.
“Ölümsüzlük kremi”, “anti-aging takviyesi”, “genetik mühendisliğiyle yaşam uzatma” gibi umutlar, bizi hakikatten daha çok koparıyor. Ve ölüm, tüm unutuşlara rağmen sessizce yaklaşmaya devam ediyor.
Ölümden Korkmamak Mümkün mü?
Evet, mümkün. Ama bu, ölümü basite indirgemekle değil; onu hayatın anlamı içinde konumlandırmakla mümkün.
Kur’an bize “Her nefis ölümü tadacaktır” der. Bu bir tehdit değil, bir hatırlatmadır.
Ölüm korkusu, aslında hazırlıksızlık korkusudur.
Ahiret bilinci olan kişi, ölümden korkmaz. Çünkü bilir ki ölüm bir son değil, bir geçiştir.
Dünya ise sadece bir hazırlık salonudur.
Hazırlıklı olan için ölüm; rahmettir, vuslattır, buluşmadır.
Hazırlıksız olan içinse; pişmanlık, keşkeler ve gecikmiş tövbelerdir. Kabir azabı, bedenin değil; kalbin dünya sevdasıyla dolu olmasının yankısıdır.
Ahiret Bilinci Nedir?
Ahiret bilinci, sadece öldükten sonra hesap vereceğine inanmak değildir.
Aynı zamanda yaşarken her hareketin bir anlamı ve sonucu olduğunun farkında olmaktır.
Yalnızken bile dürüst kalmak, kimse görmezken bile haramdan uzak durmak, sessizce yapılan iyiliklerle Allah’a yakın olmaktır.
Bu bilinç, hayatı derinleştirir. Sözün değerini artırır. İnsanı adil kılar.
Çünkü bilir ki mazlumun duası var.
Çünkü bilir ki elindekiler emanettir.
Çünkü bilir ki dünya bir gün bitecek.
Küçük Bir Hikâye
Bir gün biri Hz. Ömer’e gelir ve şöyle der:
— Ey Ömer! Ölümden korkuyorum.
Hz. Ömer cevap verir:
— Ölümden değil, boşa geçmiş hayattan kork!
Bu söz, aslında her şeyi özetler. Çünkü ölüm bir kayıp değil; neyle gittiğimizin sınavıdır.
“Ölümden değil, hazırlıksızlıktan korkmalı insan.”