Eskiden bir lokma bir hırka ideali vardı.
Şimdi ise bir gardıroba sığamayan arzular, bir mutfağa yetmeyen iştahlar, bir ömre sığmayan taksitler…
Kur’an’da insanın nefsiyle olan mücadelesi sürekli vurgulanır.
Çünkü asıl sınav, dışarıdan değil; içeriden gelir.
Modern çağın nefsimize sunduğu şey ise “arzuya ibadet”tir.
Tüketmek, ihtiyaç içinse makbuldür.
Ama arzu içinse, insanı tüketir.
Zira ihtiyaç doyunca susar, arzu doydukça bağırır.
Allah, kulunun kendini kaybetmesini istemez.
Ama modern dünya “daha fazlası senin hakkın” diyerek, insanı kendi sınırlarından uzaklaştırır.
Böylece sadeleşmek bir irade, tutumlu olmak bir ibadet haline gelir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v), bir sofrada üç lokma fazla olanı yere bırakmış, “israf etmeyin, çünkü nimet giderse şükür de eksilir” buyurmuştur.
Bugün sofralar çoğaldı, ama huzur azaldı.
Dolaplar doldu, ama kalpler boş kaldı.
“Arzular çoğaldıkça ihtiyaçlar değil, insan eksilir.”
-
Tüketim, ihtiyaç değil arzu temelli olursa insanı manen tüketir.
-
İslam’da sadeleşmek ve kanaat, nefsin terbiyesidir.
-
Modern çağda “azla yetinmek” bir ibadet, bir direniştir.