“Tatlıya değil, teselliye ihtiyacımız olabilir.”
Birçok danışanım şöyle der: “Tatlı yemesem duramıyorum!” Oysa duramayan şey beden değil, çoğu zaman duygulardır.
Tatlı krizleri sadece kan şekeriyle ilgili değildir.
Duygularla, alışkanlıklarla, hatta geçmiş çocukluk deneyimleriyle yakından ilgilidir.
Neden Tatlı Çekeriz?
Tatlılar beyinde dopamin yani mutluluk hormonu salgılanmasını tetikler.
Bu da kendimizi kısa süreli iyi hissetmemizi sağlar. Ancak sık sık gelen tatlı krizlerinin arkasında çoğunlukla şu nedenler yatıyor:
-
Stres ve kaygı: Beyin, hızlı bir “ödül” arayışına girer.
-
Yetersiz beslenme: Protein, lif ve sağlıklı yağlardan fakir bir beslenme, ani şeker isteği doğurur.
-
Duygusal boşluklar: Sevgi, ilgi, güven gibi duygusal açlıklar; fiziksel açlığa dönüşür.
-
Uyku eksikliği: Yetersiz uyku, ghrelin (açlık hormonu) seviyesini yükseltir.
Tatlı Krizinde Ne Yapmalı?
-
Su iç: Bazen açlık sandığımız şey susuzluktur.
-
5 dakika bekle: Tatlı isteğini ertelemek, isteğin şiddetini azaltır.
-
Alternatif hazırla: Hurma, ceviz, bitter çikolata gibi sağlıklı atıştırmalıklar elinizin altında olsun.
-
Sebebi sorgula: “Gerçekten aç mıyım, yoksa üzgün müyüm?” sorusunu sorun.
Duygusal Beslenme Yerine Duygusal Farkındalık
Tatlıyı tamamen hayatınızdan çıkarmak değil, tatlıya esir olmadan yaşamak önemlidir.
Tatlıdan sonra gelen pişmanlık, çoğu zaman keyfinden daha uzun sürer.
“Ağzın tatlı şey ister, ama ruhun suskunluğunu bastırmak için.”