Herkes konuşuyor ama kimse duymuyor.
Sessizlik artık ekranın dışında…
Bir zamanlar fikir beyan etmek, düşünce tartışmak için dost meclislerine, kitap sayfalarına, kürsülere ihtiyaç vardı.
Şimdi 280 karakter yeterli.
Peki, bu kadar kolay söylenen sözün değeri ne kaldı?
Sosyal medya, başlarda özgürlük gibi görünüyordu.
Herkesin sesi olabileceği, kimsenin susmak zorunda kalmayacağı bir meydan...
Ancak zamanla bu meydan, susturanın daha güçlü olduğu bir arenaya dönüştü.
Şimdi artık fikir değil, algoritma belirliyor gündemi.
Fikir üretmek zaman ister, emek ister.
Oysa sosyal medyada zaman yok, sabır yok.
Beş saniyelik dikkat aralıklarında derinlik beklemek, okyanusu bardakta taşımaya çalışmak gibidir.
Bugünlerde ekranlarımız çok konuşuyor ama hayatlarımız sessiz.
Gerçek sohbeti, göz göze gelmeyi, bir düşüncenin karşılık bulmasını özledik.
Bu yüzden dijital dünyada kaybolurken, insan olmanın asıl değerlerini yitirmemek için yeniden düşünmek gerekiyor.
Belki de en radikal devrim, hiçbir paylaşım yapmadan yaşadıklarımızı derinden hissetmektir.