Bir kafede oturuyorsun. Masalar dolu.
Kahkahalar, çatal sesleri, telefon bildirimleri arasında kaybolmuş yüzler...
Ama sen, tam da bu kalabalığın ortasında, yalnızsın.
Bu yalnızlık sessizlikle değil, gürültüyle örülüyor.
İnsanların yanından geçip giden boş bakışları, dolmayan cümleleriyle daha da büyüyor.
Kalabalık, yalnızlığı örtmüyor; aksine ona yankı katıyor.
Modern Dünyanın Sessiz Çığlığı
Hiç düşündün mü?
Neden sosyal medya hesaplarımız kalabalık ama odamızda tek başımızayız?
Neden her yerde bağlantı var ama gerçek bir temas yok?
Çünkü kalabalık, artık yakınlık anlamına gelmiyor.
Kalabalık, sadece daha fazla göz; ama daha az anlayış.
Yalnızlık: Bir Hastalık mı, Bir Fırsat mı?
Evet, yalnızlık acıdır.
Ama bazen de kendi iç sesimizi duymamız için bir davetiyedir.
Kalabalığın susturduğu ruhumuz, yalnızlıkta fısıldamaya başlar.
Bazen yalnızlık bir ihtiyaçtır.
Çünkü insan, kendi iç dünyasını dinlemediğinde başkalarının gürültüsüne teslim olur.