Bir sabah kalktığında aynaya baktın mı hiç; kendine değil, kendindeki eksiklere, kaçtıklarına, sustuklarına baktın mı?
Toplumun çürük yerlerini konuşuyoruz sürekli: Adaletsizlik, saygısızlık, vurdumduymazlık… Peki ya bunların küçük birer versiyonu bizde de varsa? Kendi çöpünü yere atan biri, başkasının ormanı yakmasına nasıl kızabilir? Ya da işini savsaklayan biri, “Bu memlekette çalışmak kalmadı!” demeye ne kadar hakkı var?
Bir birey olarak hep şuna inanırım: Değişim sistemle değil, bireyle başlar. O birey sensin. Benim. Biziz.
Kendine sormadıkça, içten içe kendini dürüstçe tartmadıkça hiçbir şey değişmez. Çünkü bir toplumun kalitesi, o toplumun bireylerinin kendiyle olan yüzleşme cesaretine bağlıdır.
Bugün bir karar al. Gündemi değil, vicdanını oku. Haberleri değil, kalbini yokla. En kolay şey, “herkes böyle” demek. Ama en zor ve en kıymetli olan: “Ben böyle olmayacağım” demek.
“Dünyayı değiştirmek isteyenin, önce kendisiyle helalleşmesi gerekir.”