Geçen gün bir arkadaşım geldi, oturduk, çay söyledik.
Çay geldi, karşımda çayını karıştırıyor, karıştırıyor, karıştırıyor…
Dedim ki:
– Hayırdır kardeşim, şerbet mi yapıyorsun?
Güldü.
– Abi, şeker erisin diye, dedi.
Dedim ki:
– Kardeşim, o kaşığı fazla çevirme. Şeker zaten karışır.
Fazla karıştırırsan hem çay soğur hem de dibinde tortu bırakır. Hayat da öyle.
Bak şimdi…
İnsanoğlu, yaşadığı her meseleyi fazla karıştırıyor. Bir olay oluyor, günlerce düşünüyor.
Bir söz işitiyor, aylarca kafasında döndürüp duruyor. Halbuki bazen bırakacaksın.
Hayat kendi yolunu bulur. Sen fazla karıştırırsan, huzurun soğur.
Mesela…
Birisi seni kırdı. Üç gün üst üste “Niye böyle dedi, ne demek istedi?” diye düşünüyorsun. Karıştırıyorsun, karıştırıyorsun…
Kalbin bulanıyor. Oysa bırak, belki o insan o gün öfkeliydi, belki ne dediğinin farkında bile değildi.
Sen onu büyütmesen, ertesi gün unutacaktın. Ama karıştırdıkça bulanıyor işte.
Birisi gelir, sana iftira atar. Karıştırma. Birisi gelir, seni över.
Onu da karıştırma. Çünkü övgü de, yergi de fazla karıştırılınca tortu bırakır kalpte. O yüzden Mevlana demiş ya:
“Ne olursan ol, ama kararında ol.”
Bugün çay içerken kaşığa iyi bak kardeşim.
Hayatını da çay gibi iç. Yudum yudum, şükür şükür…
Fazla karıştırmadan.
Son Söz:
“Hayatı karıştırma ki, tadı kaçmasın.”