Teknolojiyle birbirimize bağlandıkça ruhlarımız daha mı çok uzaklaştı?
Modern çağda yalnızlık artık dört duvar arasında değil, kalabalıkların ortasında yaşanıyor.
Bir kahvede oturuyorum. Herkesin elinde telefon, kulağında kulaklık, gözleri ekrana kilitli.
Kimse kimseye bakmıyor ama herkes birileriyle “bağlantıda.”
Eskiden “yalnızlık” bir evde tek başına oturmak demekti.
Şimdi ise yan yana oturup birbirine yabancı olmak.
Biz bu modern yalnızlığı fark etmedik. Çünkü gürültüsü çok fazlaydı.
Kalabalıkta Kaybolmak
Sosyalleşmenin adı artık ekran, muhabbetin adı “story.”
Yüz yüze gelmeye, göz göze bakmaya utanır olduk.
Çünkü çıplak gerçeklerin konuşulduğu yer orasıdır.
Ve biz gerçeği değil, filtreden geçmiş halleri sevdik.
Modern insan kalabalık içinde yitiyor. Bir metroda, bir otobüste, bir ofiste; yan yana ama kopuk. Teknoloji bağ kurmak için değil, çoğu zaman kaçmak için kullanılıyor.
Peki Neyi Kaybettik?
-
Paylaşmayı: Dertleşmeyi unuttuk. Şimdi her şey “paylaşım” ama kimse içini açmıyor.
-
Dinlemeyi: Gerçek bir sohbetin yerini sesli notlar aldı. Ama hiçbiri bir omuz kadar teselli değil.
-
Yakınlığı: Fiziksel yakınlık yerini sanal temasa bıraktı. Parmaklarımızla yazdık, kalbimizle uzaklaştık.
Çözüm Nerede?
Çözüm nostaljide değil, farkındalıkta.
Teknolojiyi suçlamadan ama ona esir de olmadan… Yeniden konuşmayı, dinlemeyi, bakmayı öğrenerek.
Çünkü gerçek bağlar, “wifi”yle değil, kalpten kurulur.
Yumuşak Geçiş – Düşündüren Noktalar:
-
İnsan, çok bağlantılı ama daha yalnız hale geldi.
-
Teknoloji, ruhsal mesafeyi artırabiliyor.
-
Yakınlık, bakışta ve paylaşımda; ekranlarda değil.