Sokakta yürürken insanların yüzüne bakıyorum.
Herkesin kaşları çatık, dudakları büzük. Sanki gülmek ayıp olmuş gibi…
Oysa gülmek, insanın en eski dilidir.
Henüz kelime öğrenmeden, bebekken bile güleriz.
Çünkü gülmek, ruhun nefes almasıdır.
Ama biz büyüdükçe gülmeyi unuttuk.
Hayat ciddiyet rolü biçti bize. Gülmenin hafiflik, ciddiyetin ağırlık olduğuna inandırıldık.
Oysa insan güldüğünde ağırlaşır; derdi hafifler.
Gülmek hafiflik değil, hafiflemektir.
Bir tebessüm, bir selam kadar değerlidir.
Gülmek, karşısındakine “Seninleyim.” demektir. “Korkma, sana zarar vermem.” demektir.
Peygamber Efendimiz bile en çok tebessüm eden insandı.
Biz ise en çok onun ümmeti olduğumuzu söyleriz ama en az onun kadar güleriz.
Bugün kendine bir iyilik yap.
Aynaya bak ve gül. Sonra karşına çıkanı selamla ve gülümse.
Çünkü gülmek, hem sana hem dünyaya iyi gelir.
“Gülmek, ruhun sadakasıdır.”