Bir sokaktan geçerken, göz göze geldiğin birine selam verir misin?
Yoksa başını mı eğersin?
Biz, selam vermeyi unutan bir nesil olduk.
Artık herkesin kulağında kulaklık, elinde telefon, gözlerinde perdeler var.
Sokaklar dolu ama sessiz; çünkü kimse kimseye dokunmuyor.
Ne bir kelimeyle, ne bir bakışla…
Oysa selam, sadece bir kelime değildir. Selam, “Seni görüyorum” demektir.
“Sen varsın, buradasın, yalnız değilsin.” demektir.
Selam, insan olduğumuzu hatırlatan en küçük, en büyük eylemdir.
Bir gün bir ihtiyarla konuşmuştum.
“Eskiden sokaktan geçerken herkes birbirine selam verirdi” dedi.
“O yüzden evimizde ekmek olmasa da gönlümüzde huzur olurdu.
Çünkü insan, selamla doyar oğlum” dedi.
Düşündüm… Haklıydı. Bugün sofralarımız dolu ama ruhlarımız aç.
Çünkü insanı doyuran, ekmek kadar, kelimedir de.
Belki de bugün yapmamız gereken en büyük devrim; telefonun ekranından başımızı kaldırıp yanımızdakine selam vermektir.
Çünkü bir selam, iki insan arasında görünmez bir köprü kurar.
Ve o köprüden geçen tek şey kelime değil, insanlıktır.
Bir gün unutulmuş bir selam, hatırlanmış bir insanlığa dönüşür.
-
Selam, insanı insan yapan en küçük ve en büyük eylemdir.
-
Modern hayat, bizi selam vermeye bile üşenir hale getirdi.
-
Bir selam, iki kalp arasında insanlık köprüsü kurar.