Beton şehirlerin arasında kalmış bir çocukluk hayali anlatılıyor…
Bir sokak lambasının altında oyun oynardık. Ne aplikasyon vardı, ne ekran ışığı…
Ayakkabılarımız delik, ellerimiz tebeşir tozluydu ama gözlerimiz umutla doluydu.
Karanlık bastığında değil, annemiz seslendiğinde eve dönerdik.
Şimdi çocuklar parklarda değil, profillerde büyüyor. Koşmuyorlar, kaydırmıyorlar, düşmüyorlar.
Sadece ekran kaydırıyorlar. Kimi zaman kendimizi bile kaydırıyoruz; yukarı doğru, sanal bir mutluluğa ulaşana dek.
O sokak lambalarının altında öğrendik dostluğu, kavgayı, affetmeyi…
Şimdi ise yorum kutularında yalnızlaşan kalplerin içindeyiz. Sokakta taş sektiren eller, artık sanal küfürler yazıyor.
Teknoloji kötü değil.
Ama hatırlamak iyi: Bazen bir sokak lambası, bin ekran ışığına bedeldir.
O yüzden diyorum ki, çocuklar…
Bugün biraz çamurla kirlenin.
Çünkü hatıralar, sabunla silinmez.