Yusuf Bekir Yılmaz - Yazar
Köşe Yazarı
Yusuf Bekir Yılmaz - Yazar
 

Gülmenin Unutulan Dili: İçten Bir Kahkaha, İçimize Dair Ne Söyler?

“Gülmek, ruhun gözyaşıdır; bazen neşeyle, bazen çaresizlikle akar.” Eskiden sokak aralarından yankılanan çocuk kahkahaları, mahalle dedikodularının arasına serpiştirilen gülümsemeler olurdu. Şimdi gülmek, bir 'story'e saklanan, emojiyle temsil edilen bir ifade haline geldi. Peki ama ne oldu da gülmek, unuttuğumuz bir dil gibi uzaklaştı bizden? Kahkaha Ne Zaman Lüks Oldu? Günümüz dünyasında gülmek bazen bir lüks, bazen bir suç ortaklığı gibi algılanıyor. Sosyal medya dünyasında insanlar 'mutlu' görünmek için gülüyor ama içten mi, o belli değil. Kalabalıklar içinde yalnızlaşan birey, artık gülüşünü dahi planlıyor: filtresiz olmaz, mizahsız olmaz, fon müziksiz hiç olmaz... Gülmenin Hafızası Hatırlar mısınız? Anneannemiz dizinin dibinde “Gülme komşuna, gelir başına” derdi. Oysa komşusuna gülmenin bir zararı yoktu. Asıl zarar, içten gelen gülüşü saklamaktaydı. Çünkü insan gülmediğinde öfkesi birikir, içi küser. Bir çocuk düşünün; yere düşer, canı yanar ama annesi ‘öpüp geçti mi’ derken çocuğun yüzüne bir gülümseme kondurur. İşte o küçük tebessüm, bazen bir ilacın yapamayacağı kadar büyük bir iyileşme başlatır. Gülmek, Bir Başkaldırıdır Düşünelim: Gülmek bazen umuttur, bazen de protestodur. Nazım Hikmet zindanda gülerek yazdı şiirlerini. Aziz Nesin mizahla kafa tuttu karanlığa. Gülmek, her şey yolundaymış gibi yapmak değil; her şey darmadağınken bile umudu korumaktır. “Güldüğün kadar varsın, sustuğun kadar yaralısın.”
Ekleme Tarihi: 12 Temmuz 2025 -Cumartesi
Yusuf Bekir Yılmaz - Yazar

Gülmenin Unutulan Dili: İçten Bir Kahkaha, İçimize Dair Ne Söyler?

“Gülmek, ruhun gözyaşıdır; bazen neşeyle, bazen çaresizlikle akar.”

Eskiden sokak aralarından yankılanan çocuk kahkahaları, mahalle dedikodularının arasına serpiştirilen gülümsemeler olurdu.

Şimdi gülmek, bir 'story'e saklanan, emojiyle temsil edilen bir ifade haline geldi.

Peki ama ne oldu da gülmek, unuttuğumuz bir dil gibi uzaklaştı bizden?

Kahkaha Ne Zaman Lüks Oldu?

Günümüz dünyasında gülmek bazen bir lüks, bazen bir suç ortaklığı gibi algılanıyor.

Sosyal medya dünyasında insanlar 'mutlu' görünmek için gülüyor ama içten mi, o belli değil.

Kalabalıklar içinde yalnızlaşan birey, artık gülüşünü dahi planlıyor: filtresiz olmaz, mizahsız olmaz, fon müziksiz hiç olmaz...

Gülmenin Hafızası

Hatırlar mısınız? Anneannemiz dizinin dibinde “Gülme komşuna, gelir başına” derdi.

Oysa komşusuna gülmenin bir zararı yoktu. Asıl zarar, içten gelen gülüşü saklamaktaydı.

Çünkü insan gülmediğinde öfkesi birikir, içi küser.

Bir çocuk düşünün; yere düşer, canı yanar ama annesi ‘öpüp geçti mi’ derken çocuğun yüzüne bir gülümseme kondurur.

İşte o küçük tebessüm, bazen bir ilacın yapamayacağı kadar büyük bir iyileşme başlatır.

Gülmek, Bir Başkaldırıdır

Düşünelim: Gülmek bazen umuttur, bazen de protestodur.

Nazım Hikmet zindanda gülerek yazdı şiirlerini.

Aziz Nesin mizahla kafa tuttu karanlığa.

Gülmek, her şey yolundaymış gibi yapmak değil; her şey darmadağınken bile umudu korumaktır.

“Güldüğün kadar varsın, sustuğun kadar yaralısın.”

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sondakikagazetem.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.