Bazı insanlar hayat boyu dışardan gelen eleştirilere karşı dirençlidir, ama asıl yıkımı içeriden yaşarlar.
İçlerindeki o ses…
Hiç susmayan, hep eleştiren, küçük gören o ses…
Klinik psikolojide buna “iç eleştirmen” deriz.
Bu, kişinin zihninde gelişen, çoğunlukla geçmiş travmalarla şekillenen ve kendi değerini sürekli sorgulamasına neden olan içsel bir mekanizmadır.
Küçükken “Senden adam olmaz!” gibi ifadeler duymuş biri, büyüdüğünde her hatasında bu cümleyi tekrarlar.
Ve çoğu zaman bunu fark etmeden yapar.
İç eleştirmen, kişiyi başarıya değil, tükenmişliğe sürükler.
“Yeterince iyi değilim” inancı; ne yaparsan yap, iç huzuru yakalamanı engeller.
Peki çözüm ne?
Kendini yakalayıp durdurmak.
İçeride konuşan o sesi fark etmek ve ona şefkatle yanıt vermek.
“Evet hata yaptım, ama bu beni kötü biri yapmaz.”
“Zorlanıyorum, ama bu başarısız olduğum anlamına gelmez.”
Psikolojik sağlığın temel adımlarından biri:
Kendinle dost olmaktır.
Unutma, en acımasız eleştirmen bazen en yakınımızda değil, içimizdedir.
“İnsanın en büyük düşmanı bazen kendisidir; ama en büyük şifası da yine kendi içindedir.”