Mükemmeliyetçilik…
İlk bakışta güzel bir özellik gibi gelir. “Ben mükemmeliyetçiyim.” diyen birini duyduğumuzda çalışkan, titiz, detaycı olduğunu düşünürüz.
Oysa bu özellik, insanı en çok yoran, en çok tüketen tuzaktır.
Danışanlarımda sık görüyorum. Kendini sürekli eleştiren, yaptığı hiçbir şeyi beğenmeyen insanlar…
Yemek yapsa eksik bulur, ödev yapsa yetersiz bulur, çocuk yetiştirir, anne olduğunu bile beğenmez.
Çünkü içindeki o ses hiç susmaz: “Daha iyi olabilirdin.”
Mükemmeliyetçilik, başarı değil; kaygı doğurur.
Çünkü insan kusursuz olmadığını bilir. Ne kadar uğraşırsa uğraşsın, eksik kalan bir şey hep olacaktır.
Ve bu duyguyla yaşayan insan, en sonunda yorgun düşer, hayattan keyif alamaz hale gelir.
Unutma, kusursuzluk Allah’a mahsustur.
Senin görevin, elinden gelenin en iyisini yapmak; gerisini kabullenmektir.
Hataların, eksiklerin, seni insan yapar.
Mükemmel olmaya çalışmak yerine, gerçek olmaya çalış.
Gerçek insan, kusurlarını kabul eden insandır.
“Mükemmel olmaya çalışırken, güzel olanı kaçırma.”