İnsan ilişkilerindeki çatışmaların temelinde çoğu zaman kişinin kendi iç dünyasındaki çözülmemiş meseleler yatar. Psikolojik yakınlık, içsel barışla başlar.
Kendine Yabancıysan, Herkes Yabancı
Kimi zaman en sevdiğimiz insanlarla bile bir mesafeyi aşamayız.
Anlaşılmadığımızı hissederiz, içimizdeki boşluğu kimse dolduramıyormuş gibi gelir.
Oysa çoğu zaman asıl mesele karşı tarafla değil, kendi içimizle kuramadığımız sağlıklı bağdadır. Kendimizi tanımadan, kabul etmeden ve iyileştirmeden, gerçek bir yakınlık da kuramayız.
İlişkiler Bir Ayna Gibi
İnsan, karşısındakinde çoğu zaman kendini görür. Kıskançlıklarımız, öfkemiz, kırgınlıklarımız…
Bütün bu duygular aslında içimizde bastırılmış yönlerin dışa yansımasıdır.
Eğer kendi iç dünyamıza dürüstçe bakmayı göze alırsak, ilişkilerde yaşadığımız birçok çatışmanın aslında kendi iç çelişkilerimizin bir yansıması olduğunu fark ederiz.
Duygusal Farkındalık Şart
Kendinle barışmak, önce duygularını tanımakla başlar.
Ne hissediyorum?
Neden böyle hissediyorum?
Bu duygunun kaynağı ne? Bu soruları kendimize sormadan, sadece başkalarının davranışlarına odaklanarak gerçek bir iyileşme beklemek boş bir çabadır.
Duygular bastırıldığında kaybolmaz, şekil değiştirerek geri döner: kaygı, öfke, depresyon olarak...
Kendini İyileştir, İlişkilerini De İyileştir
İçsel barış, dış dünyadaki ilişkilerin temelidir. Kendini seven bir insan, karşısındakine de sevgiyle yaklaşabilir.
Sınırlarını bilen biri, başkalarının sınırlarına da saygı gösterir.
Kendi ihtiyaçlarını fark eden bir birey, başkasından sürekli alma derdine düşmeden paylaşmayı öğrenir.
Tüm bunlar, sağlıklı ilişkilerin en temel yapı taşlarıdır.
İçten Bir Bakış:
“Başkalarıyla savaşın hep kaybettirir. Ama kendinle yapacağın barış, tüm ilişkilerine ışık tutar.”
Psikoloğun Notu:
Eğer ilişkilerinizde sürekli benzer sorunları yaşıyorsanız, döngüsel çatışmalar içindeyseniz, bu bir uyarı olabilir.
Belki de artık dışarıya değil, içeriye bakmanın zamanıdır. Çünkü en derin bağ, önce kendinle kurduğundur.